Asır veya çağ, yüz adet yıl ile ilgisi olmayan, tamamen fert ve toplum zihni birikimini ifade eden bir kavramdır. Ferdin yaşadığı andaki olay ve olguları anlama, anlayışla birlikte olay veya olgulara karşı tavır geliştirme ferdin çağla, asırla olan ilişkisini belirler. Asıl olan fert olduğu için olgu ve olayları yönetip yönlendiren ferttir. Bundandır ki ferde, çağdışı, asrın gerisinde kalmış gibi, asrı tanıyıp tanımlayamıyor yaftaları vurulur.
Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethetmesini orta çağın kapanması, yeniçağın açılması olarak görenlerin koyduğu ölçüye bakılması gerekir. Ölçü; askeri, siyasi, dini, ekonomik veya estetik sonuç ve sebepler mi? Belki de bunların tümüdür. Gerçekte ise bir anlayış yıkıldı. Yıkılan anlayışla birlikte eşya ve olayla bakış açısı değişti. Hıristiyan Ortodoks mezhebinin merkezi Doğu Roma imparatorluğu yıkılıp, İslam devletine dönüştü. Orta çağ, yeniçağ, yakın çağ gibi isimler Hıristiyan bâtıl Batı anlayışının verdiği isimlerdir. Onların anlayışında, zihin ve kalp dünyasında bu çağlar, asırlar vardır. Müslüman zihin dünyasında böylesi isimlendirmeler olmaz ve olmamalı. Fatih Sultan Mehmet, onlar için barbar ve işgalciden başka bir şey değildir. Müslüman dünyası ona fatih lakabını vermiş, Fetih Sûresi’yle irtibatlandırmış, Mekke’nin fethiyle kıyaslamıştır. Doğrudur yanlıştır, o mevzuun dışında, bahsin uzağındadır. Mevzuya bahis, söze konu olan, asrın, çağın II. Mehmed Hanla olan ilişkisi; ferdin, olgu ve olayla olan bağlantısıdır.
Şimdi, olgu ve olaylar mı ferdi, fert mi olgu ve olayları şöhrete kavuşturur meselesine temas etmiş oluyoruz. Aynı şekilde II. Dünya savaşı mı Hitler’i, Hitler mi II. Dünya savaşını şöhret etti? Fâil olan insandır. Böyle olunca, mükellef mesul Hitler’dir. Hitler olmamış olsaydı II. Dünya savaşı olmazdı.
Olgu ve olayların tümü, insan için vardır. İnsanın olgu ve olaylara karşı, tasarruf ve tavrı insanı sorumlu kılar. İstanbul, Fatih Mehmed’e kadar yüzlerce kez İslam kumandanlarınca muhasara edildiği muhakkaktır. Mukadder olan Sultan II. Mehmed’in fethiydi. Aslolan ferdin zihin ve kalp; bilgi ve anlayışıdır.
Çağ ve asır, zaman dilimidir. Bu zaman diliminin fâili insandır. Mezkûr dilim içindeki keşif ve icatlar, bilgi ve anlayışa tesir eder. Bu tesirle fert, keşif ve icada göre tavrını tayin eder. Bu da, bilgi ve anlayış iledir.
Asr-ı saadet, Hakk Teâlâ’nın üstüne yemin ettiği zaman dilimidir. Bu dilim de, Arabi Peygamber Abdullah Oğlu Hazret-i Muhammed aleyhissalâtü vesselâm Efendimizin, beşeri olarak yaşadığı andır. Onu beşeri olarak gören, bu görüşle ona inanan insanlar saadet asrının mesut insanlarıdır. Onların misli bu dünyaya bir daha gelmeyecektir. Asr-ı saadet bir efsane değil, müşahhas kâşane, mesut insanların yaşadığı saraydır. Bu sarayın ve tüm çağ, asır ve zamanların sultanı salât ve selâmın sahibi mükerrem Zât’tır.
Asr Suresi’nin, İmam-ı Şâfi’ye nispet edilen rivayetle kıymeti şudur: “ Eğer Kur’ân-ı Kerim’de yalnızca Asr Suresi nüzul olmuş olsaydı, beşeriyet için yeterliydi.” İçinde, ahkâm, kıssa, teşbih bulundurmayan sureye, bir mezheb imamı nasıl böyle kıymet verebilir ki? Verir. Çünkü O, “Vel asr-Asra yemin olsun ki” hitabının Aleyhissalâtü vesselâmın içinde yaşadığı saadet asrı için olduğunu, saadet asrının hangi zihin ve kalp dünyasını muhatap aldığından haberdardır!
Asır veya çağ, otuz ila seksen yıl arasını kapsayan zaman dilimidir. Kesin olmamakla beraber, kimi zaman kırk, kimi zaman yetmiş beş, kimi zamansa otuz iki yıl sürebilecek, kati olmayan değişken süredir. Bu süre, keşif ve icatların genel olarak toplumun özel olarak da bireyin zihin dünyasında yaptığı inkılaplarla ilintili olarak değişir. 1975 yılının zihin ve kalp dünyasıyla 2015 yılının, 1915 ile 1947, 1826 ile 1900 arası yıllarda asrın ahvalini tarihçilere sormak lazım.
İdris YILMAZ, (Hira’da İkindi Vakti – Asır veya Çağdan Ne Anlamalı)