Abdülhamid, amcası Abdülaziz’in darbeyle tahtan indirilip şehit edilmesi, ağabeyi V.Murad’ın üç aylık padişahlığının ardından Ağustos 1876 da tahta geçti. Kanun-i Esasi’yi ilan edip Meclis-i Mebusan’ı açma, meşruti sisteme geçme vaadiyle Jön Türklerle anlaştı. Anlaştı diyorum, çünkü Jön Türkler ve onların oluşturduğu derin devlet yapılanması, bürokraside hâkimiyetini tesis etmiş, istemediği padişahı tahtından ve tacından eder hale gelmişti. II. Mahmut’tan itibaren derin devlet yapılanması, lobi faaliyetleri ve medya aracılığıyla gerçek güç haline gelmişti; darbeler, ayaklanmalar ve suikastlarla toplum algısını yönetir konumdaydı artık. Bundandır ki, Bilge Padişah Sultan II. Abdülhamid, derin devlet ve onun sesi konumundaki bürokrasiyle anlaşarak tahta oturmuştur.
Tanzimat ve Islahat Fermanlarının getirisi olan etnik unsurların bürokrasiye doluşu, Osmanlı Hanedanıyla halkının arasını kapanmayacak derecede açmıştı. Müslümanların halifesi olan Sultan, Müslümanlara sesini ulaştıramaz hale gelmişti. Gayrimüslimler siyaset, sanat, edebiyat, ekonomi ve toplumun tüm damarlarında faal haldeydi. Saraylar, sultanların mahpushanesi olmuştu. Devlet idaresi; asker, bürokrasi ve Jön Türk denilen gazete, dergi kalemşörlerinin elindeydi.
Bilge Padişah Sultan Abdülhamid, mükemmel bir dehayla dünyada eşine az rastlanmış bir istihbarat teşkilatı kurar. Bu gün dahi dünyayı idare eden bilgi ve haber merkezlerinin CIA, MOSSAD, M16, KGB gibi istihbarat teşkilatlarının olduğu aşikârdır. Bu teşkilatlar Yıldız İstihbarat’tan mülhemdir. Kurduğu istihbarat teşkilatı sayesinde otuz üç yıl tahtta kalan, bir karış toprak dahi kaybetmeyen Sultan II. Abdülhamid, emperyalist devletler arasındaki çekişmede mükemmel bir denge siyaseti gütmüştür.
Meşruti sistemi Osmanlıya dayatan Britanya Krallığı, bürokrasideki misyoner ajanları vasıtasıyla her türlü kara propagandayı yapmış, Bilge Padişah II. Abdülhamid’i, Avrupa’da panislamist, İslam coğrafyasında yezid, kâfir ve zâlim, Hristiyanların yoğunlukta olduğu bölgelerde diktatör ve gaddar diye tanıtmıştır. İstihbarî bilgilerle anlık bilgiler alan Abdülhamid, anlık tedbirler alıyor, iç ve dış kamuoyunu ona göre teskin ediyordu.
(İdris Yılmaz – Asrın Efkarı, aynı başlıklı bölümden).