Bilgi; haberden, haber; duyulardan gelir. Duyulardan gelen her haber bilgiye dönüşmez. Haberin bilgiye dönüşmesi için ilgi ve ihtiyaç olması gerekir. İlgisiz ve ihtiyaçsız haber dedi-kodu formunda olup zaman ve zihin israfına sebep olur. Bilgi ve Anlayış Rehberim: “Faydasız ilimden Allah’a sığınırım.”[1] buyurmuşlardır. Faydasız ilim; düzensiz, ilgisiz ve ihtiyaçsız haberlerdir.
Faydasız haberlerle iştigal eden, zihninin işlevini iptal eder. İptal olan zihnin duyuları; gayri faal, duyguları; gafil kalır. Gayri faal duyu ile gafil duygu hali şuursuzluktur. Uyku, duyuların ataletiyle tezahür eden duygusuzluktan başka anlam ifade etmez.
Zihnin, haberleri bir düzene koyabilmesi için haberlere karşı yeterli duyarlılığa sahip olması gerekir. Duyarsız haberden etkilenme olmaz. Duyarsız haberler, haber olma özelliğini kaybedip magazin/dedi-koduya dönüşür.
Haberin haber değeri, zihnin habere karşı ilgi ve ihtiyacı oranındadır. Bir şey ve olayın haber değerinde olması zihnin o şey ve olaya karşı açık olmasına bağlıdır. Bu açıklık da zihnin ilgi ve ihtiyacı demektir.
Şimdi… Haberler!
Arabi aslında Nebe ve Nebi sözleri haber ve haberci anlamındadır. Nebe; haber ve kaynağı, Nebi; haberi kaynağından getiren haberci, saka ve ulak anlamındadır Enbiyâ’yı Kiram aleyhisselamlar haberi -Nebe- kaynağından -Hakk Teâla’dan- alıp halka ulaştıran Salihlerdir.
Salihlerin serdarı Bilgi ve Anlayış Rehberim: “Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve uyar”[2] emrini alınca halka haber vermeye kalktı! Safâ Tepesi’ne çıkarak Kureyş halkına seslendi. Kureyş halkı da çağrıya icabet ederek Safâ Tepesinin eteklerinde toplandı. Sadık Haberci yüksek bir kayanın üzerine çıkarak şu hitapta bulundu: “Ey Kureyş halkı! Ben size, şu dağın eteğinde veya şu vadide düşman atlıları var; hemen size saldıracak, mallarınızı gaspedecek desem, bana inanır mısınız?” Kureyş halkı hiç düşünmeden hep bir ağızdan şu cevabı verdi: “Evet inanırız! Çünkü şimdiye kadar seni hep doğru olarak bulduk. Senin yalan söylediğini hiç işitmedik” dediler.
Toplumun tümünden tasdik alıp dikkat ve ilgiyle zihinleri habere hazır hâle getiren Sadık Haberci, duyarlı dinleyicilere haberi veriyor: “O halde ben şimdi size, önünüzde şiddetli bir azap günü bulunduğunu, Allah’a inanmayanların o çetin azaba uğrayacaklarını haber veriyorum. Ben sizi o çetin azaptan sakındırmak için gönderildim. Ey Kureyşliler! Size karşı benim hâlim, düşmanı gören ve ailesine zarar vereceğinden korkarak hemen haber vermeye koşan bir adamın hâli gibidir. Ey Kureyşliler! Siz uykuya dalar gibi öleceksiniz. Uykudan uyanır gibi de dirileceksiniz. Kabirden kalkıp Allah’ın huzuruna varmanız, dünyadaki her hareketinizin hesabını vermeniz muhakkaktır. Hayır ve hasenatınızın mükâfatını, kötü işlerinizin de ceza ve şiddetli azabını göreceksiniz! Mükâfat; ebedi bir cennet, Mücâzât da daimi bir cehennemdir.”[3]
Kırmızı Yol (2.Baskı) Syf 73
[1] Tirmizî, Deavât: 68
[2] Müddessir Suresi: 1-2
[3] Buhârî, Tefsîr: 26